1 Ekim 2012 Pazartesi

Kangren

Bu sabah planlamıştım bu yazıyı yazmayı; Alex ayrılmadan birkaç saat önce belki... Yazının bir yerinde söyleyecektim 'Alex devre arası gider' diye; o ara çabuk geldi.

Uzun zamandır bazı şeyler iyi değildi zaten Fener'de ve bu durum bugün patlak verdi nihayet. Kim haklıdır, kim haksızdır konusuna girmeden önce kendi gözümden, basından takip ettiğim kadarıyla ne yaşandı ondan bahsetmek istiyorum önce.


1. Sportif Başarısızlık

Aykut Kocaman zaten aksayan teknik adamlığına taraftarın ve yönetimin sınırsız desteğiyle devam etti, şike sürecinde takımın başında durarak büyük bir yükün altına girdi; eyvallah. Ama birçok yönden o kadar eksikti ki bu kimsenin gözünden kaçmadı. Saçma sapan korkak taktikler (bkz. Üç ön liberolu, GS deplasmanı, Tek forvet oynatılan Alex de Souza vs.) takımın bekleneni verememesine sebep oldu. (Aykut'a güven devam, destek devam bu sıralar)


2. Alex'in Haddi (Her şeyin başladığı nokta)

Takımın kötüye gidişi elbette ki Alex'in de gözünden kaçan bir durum olamazdı. Taktiksel anlamda zaten hiç uyuşmadığı Aykut'a lafını anlatamayan veya anlatmayan Alex Twitter üzerinden düşüncelerini yazdı, bi'nevi taraftarı bu savaş için arkasına almaya çalıştı. Bu durum aynı zamanda Alex'i zaten istemeyen, Alex'i gönderip tek adam üzerinden futbolu kaldırmaya çalışan -bence doğru bir düşünce- Aykut ile aralarını açtı.


3. Alex'in Form Düşüklüğü (Fırsat bu fırsat)

Sezon başından beri görüldüğü üzere Alex eski Alex değildi. Gol atamama rekorunu kırması, artık maçın kaderini değiştiren asistler yapamaması, bariz formsuzluğu gibi sebepler Aykut'a haklı bir fırsat verdi ve sonunda Alex Spartak Moskova maçında ilk on bire alınmadı.


4. Vurucu Tweet

On birin dışında kalan Alex artık alttan verdiği mesajları bırakıp Aykut'a tabiri caizse bodoslama dalarak, ilk on bire alınmayışını Aykut'un kıskançlığına, onun gol rekorunun kırılmasını istememesine bağladı ve Aykut'la arasındaki sonuna kadar gerilen ipleri kopardı. Tweet'i silip tercüme hatası demek şeklindeki küçük kapatma çabası da tabi ki işe yaramadı.


5. Son

Son beklediğimden de hızlı gelişti, bir gün içinde kaptan önce kadro dışı kaldı sonra da kulüpten ayrıldı...



Bu güne kadar hep şunu söyledim: Galatasaray efsanelerine sahip çıkmadı! Hakan'a, Bülent'e yapılanlar koskoca Galatasaray'a hiç yakışmadı! Peki bu muydu Fener'e yakışan!

Şu kriz dönemi bu kadar kötü yönetilemezdi! Bu güne kadar nice taraftar hocayı istifaya çağırdı, hiçbir başkan elinde mikrofon sahaya atlamadı. Her kayıp şampiyonlukta hocayı gönderen Aziz Yıldırım bu sefer tek hamlede Alex'i gönderdi, yazıklar olsun!

Şunu kabul etmek gerekir ki olay bu duruma geldikten sonra gitmesi gereken kişi Alex'ti. Hocanın sezon ortası gitmesi mi yoksa bir oyuncunun mu diye bakılması gereken bu durumda ne yazık ki Alex gitmeliydi ama böyle değil. Bence yapılması gereken sezon ortasına kadar ortamı germeden bir şekilde idare etmek, güzel bir vedayla Kaptan'ı göndermekti; olmadı...

Artık ne olur?

Takım zaten tarihin en kötü topunu oynuyor; başarısızlık kaçınılmaz. Fener Avrupa'dan elenir, ilk altıda ligi bitirir. Yargıtay elini çabuk tutarsa Aziz hapse girer. Yalnız kalan Aykut'u 12 numara seve seve bu takımdan gönderir. Basın da desteğini esirgemez tabi ki(!) Bu durumun en acı tarafı şu ki şu an gördüğüm en iyi senaryo bu. Belki de takım için en hayırlısı budur. Ama takımın bu sezonu için durumu özetlemek gerekirse: Alex Aykut'u, Aykut Alex'i, Taraftar Aykut'u, Aziz Taraftar ve Alex'i sonra hepsi Fenerbahçeyi... Bu sezonluk büyük kaybımız önümüzdeki sezonun en büyük kazancı olur inşallah.


Yazının başlığına gelince...

Alex-Aykut-Aziz üçlüsü artık bu takımın kangreni oldu, hastanın yaşaması için bir an önce kesilmeli diyecektim; bir parçası kesildi. Yukarıdaki senaryo da gerçekleşirse önümüzdeki sezon yepyeni, tertemiz bir Fenerbahçe ile yola çıkar güzel günler görürüz, güneşli günler!